Almanya, Versay Antlaşması’nın yarattığı sınırlamalardan ve ekonomik krizden doğan öfkeyle 1930’larda hızla militarize olmuştu. Hitler’in amacı ise oldukça netti: “Lebensraum” yani yaşam alanı genişletmek. Bu da doğuya, özellikle Polonya topraklarına genişlemek anlamına geliyordu. Ancak Hitler bu işi öyle sıradan bir işgal planı olarak görmüyordu. Almanya, Avrupa’daki büyük güçlerin (İngiltere, Fransa) savaşa müdahale etmesini engellemek için diplomatik hamleler yapmış, Sovyetler Birliği ile “Molotov-Ribbentrop Saldırmazlık Paktı”nı imzalamıştı. Bu sayede doğudan bir tehdit kalmamış, Polonya’ya yönelik saldırının önü açılmıştı.
''Blitzkrieg Başlıyor!''
Alman ordusu sabahın erken saatlerinde, beklenmedik bir anda Polonya sınırını geçti. Yıldırım savaşları anlamına gelen “Blitzkrieg” taktiği ile, tam donanımlı piyade, tank ve hava birlikleri hızlı ve sert bir şekilde ilerlemeye başladı. Amaç, düşmanı şaşırtmak ve kısa sürede sonuç almaktı. Polonya, ne yazık ki bu ani saldırıya hazır değildi. Ordusu Almanya kadar güçlü değildi ve savunma planları eksikti. Alman ordusunun hava saldırıları, tank süvarilerinin hızla ilerlemesiyle birleşince, Polonya hızla geri çekilmeye başladı.
Hitler’in propagandası; bu işgali “Almanları koruma” bahanesiyle süsledi. Almanya, Polonya’daki Alman azınlığın kötü muamele gördüğünü iddia ederek saldırıyı haklı göstermeye çalıştı. Ancak gerçekte amaç, hızlı bir şekilde doğuya yayılmak ve güçlenmekti. Bu saldırı, Avrupa’daki diğer ülkeleri de alarma geçirdi. İngiltere ve Fransa, Polonya ile savunma anlaşmaları yapmıştı. Almanya’nın bu hareketi, bu iki ülkeyi zor durumda bıraktı; çünkü artık geri adım atmak mümkün değildi.
''Zorluklar ve Umutlar''
Polonya ordusu, her ne kadar hazırlıksız olursa olsun, büyük bir cesaretle direndi. Özellikle Varşova ve diğer önemli şehirlerde kahramanca savunmalar yapıldı. Ancak Almanya’nın teknolojik üstünlüğü ve Blitzkrieg taktiği karşısında direnmek zordu. 1 Eylül’de başlayan işgal, sadece birkaç hafta içinde Polonya’nın büyük kısmının Alman kontrolüne geçmesine neden oldu. Ancak bu sadece bir başlangıçtı; Avrupa’nın geri kalanı için çok daha büyük fırtınalar kopacaktı. İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etti ama o an için Polonya’yı kurtarmak için çok geç kalmışlardı. Bu saldırı, 2. Dünya Savaşı’nın gerçek anlamda başladığını tüm dünyaya ilan etmişti.
Polonya işgali, sadece bir ülkenin haritasını değiştirmedi; aynı zamanda savaşın bütün dinamiklerini değiştirdi. Almanya’nın askeri stratejileri, diplomasi hamleleri ve propaganda makinesi bu işgalde bir araya geldi. Tarihin akışını değiştiren o sabah, milyonlarca insanın kaderini yazdı.
0 Yorumlar