II. Dünya Savaşı - Hitler'in Dostluk Oyunları (5.Bölüm)


    Avrupa'nın kaderinin, birkaç imza ile değiştiği zamanlardı. 1930’ların sonlarında kıta, siyasi ve askeri tansiyonun tehlikeli şekilde yükseldiği bir döneme girmişti. Nazi Almanyası, her geçen gün daha da saldırgan bir dış politika izlerken, diplomasi sahnesi adeta satranç tahtasına dönmüştü. Bu yazıda, Almanya ile İtalya arasında imzalanan Çelik Pakt, ve Almanya ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan Saldırmazlık Paktı (Molotov-Ribbentrop Anlaşması) üzerinden, savaş öncesinin bu tehlikeli ittifaklarını mercek altına alacağız.

''Faşist Kardeşliği''

1930’ların sonunda Benito Mussolini’nin faşist İtalya’sı ile Adolf Hitler’in Nazi Almanyası arasındaki yakınlaşma artık bir sır değildi. İki ülke de Versay Antlaşması'nın yarattığı düzeni yıkmak istiyor, yayılmacı politikalarla Avrupa’yı yeniden şekillendirmeye çalışıyordu.

Çelik Pakt, 22 Mayıs 1939 tarihinde Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ile İtalyan mevkidaşı Galeazzo Ciano tarafından imzalandı. Anlaşma, iki ülke arasında karşılıklı askeri yardım ve dayanışma taahhüdü içeriyordu. Yani bu paktla birlikte, Almanya ve İtalya artık resmen askeri müttefik olmuştu.

Bu paktın en dikkat çeken yönü, iki ülkenin “Avrupa’da herhangi bir savaş durumunda” birbirlerini kayıtsız şartsız destekleyeceklerini ilan etmesiydi. Bu da, savaşın ayak seslerinin artık sadece duyulmadığını, yaklaştığını da gösteriyordu. Hitler için bu anlaşma, savaş hazırlıklarını daha da cüretkâr hale getirmek demekti. Mussolini ise bu yakınlaşma sayesinde, Akdeniz’deki etkisini artırma fırsatı bulduğunu düşünüyordu.


''Sürpriz İttifak''

Hitler'in en büyük diplomatik hamlesi ise henüz gelmemişti. Almanya-Sovyetler Saldırmazlık Paktı, ya da daha bilinen adıyla Molotov-Ribbentrop Anlaşması, tüm dünyayı şoke etti. Çünkü Nazizm ve Komünizm gibi iki zıt ideolojiye sahip rejim, aynı masa etrafında toplanmıştı!

Bu pakt, 23 Ağustos 1939’da Berlin’de imzalandı. Almanya’yı temsilen Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop, Sovyetler Birliği’ni ise Dışişleri Bakanı Vyacheslav Molotov temsil ediyordu. Antlaşmanın görünen kısmı, iki ülkenin birbirine saldırmayacağına ve tarafsız kalacağına dair bir “saldırmazlık paktı”ydı.

Ama asıl bomba, anlaşmanın gizli maddelerindeydi. Bu gizli protokolde, Almanya ve Sovyetler Doğu Avrupa’yı kendi aralarında bölüşmeye karar vermişti. Polonya ikiye ayrılıyor, Baltık ülkeleri Sovyet nüfuzuna giriyordu. Yani bu anlaşma, sadece savaşın önünü açmakla kalmadı, gelecek katliamların, işgallerin ve soykırımların altyapısını da oluşturdu.

''Dostluklar Geçici, Çıkarlar Kalıcı''

Tarih bize gösteriyor ki, uluslararası ilişkilerde dostluklar değil, çıkarlar belirleyici olur. Hitler, önce Mussolini’yi yanında gördü, sonra Stalin’i. Ancak ikisini de kendi hedefleri uğruna kullandı ve zamanı gelince terk etti. Çelik Pakt, savaşta İtalya’yı Almanya’ya zincirledi; Saldırmazlık Paktı ise sadece bir süreliğine Hitler’i oyaladı. Her iki anlaşma da, diplomasiyle yapılan hamlelerin savaşın gidişatını ne kadar etkileyebileceğini ve ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi. Birkaç imza, milyonların kaderini değiştirdi.

Paylaşım;

Yorum Gönder

0 Yorumlar