Genç Yaşta Tahta Oturan Bir Firavun
Tutankhamun ismini büyük ihtimalle hepiniz duymuşsunuzdur ama hikâyesinin ne kadar ilginç olduğunu biliyor musunuz? M.Ö. 1332 yılında, daha 9 yaşındayken tahta çıktı. Evet, yanlış okumadınız: 9 yaş! Babası Akhenaten’in dini reformlarının ardından (Hz. Yusuf Dönemi) tahta geçen Tutankhamun, adeta eski düzenin geri getirilişinin simgesi oldu. Ama ne yazık ki ömrü kısa sürdü. Henüz 19 yaşındayken öldü. Bazı kaynaklar hastalık diyor, bazıları ise kazayla öldüğünü savunuyor. Ölümü gizemliydi, ama asıl olay mezarı bulunduğunda başladı.
1922: Tarihin Derinliklerinden Gelen Fısıltılar
1922 yılında İngiliz arkeolog Howard Carter, yıllar süren kazıların ardından neredeyse hiç bozulmamış bir mezara ulaştı. Mezara ilk girdiklerinde karşılaştıkları manzara: altınlar, semboller, heykeller ve elbette o meşhur altın maskeydi. Ama işte tam burada hikâye karanlık bir yola sapıyor…
Mezarın keşfinden sadece birkaç ay sonra mezarı finanse eden Lord Carnarvon gizemli bir şekilde hayatını kaybetti. Küçücük bir sinek ısırığı, enfeksiyon yapıyor ve adam birkaç gün içinde ölüyor. Bu yetmezmiş gibi tam öldüğü anda Kahire’de elektrikler kesiliyor. “Yok artık!” dedirtiyor insana değil mi?
Tabii olay burada kalmıyor. Mezara giren ya da o sürece bir şekilde dahil olan isimler birer birer hayatını kaybetmeye başlıyor.
Mezarı ziyaret eden George Jay Gould, birkaç gün sonra zatürre oluyor ve ölüyor.
Carter’ın yardımcısı Arthur Mace, birkaç ay sonra gizemli bir şekilde hayatını kaybediyor.
Lord Carnarvon’un kardeşi Aubrey Herbert de bir süre sonra vefat ediyor.
Bu şekilde toplamda 20’den fazla kişinin, mezarla bağlantılı oldukları dönemde öldükleri kaydedilmiş. İster istemez insanın tüyleri diken diken oluyor.
Peki Bu Gerçek Bir Lanet mi?
Bilim insanları elbette işin farklı yönlerini araştırıyor. En çok kabul gören teori şu: Mezarda yıllarca hapsedilmiş bazı mantar türleri ve toksik gazlar, özellikle bağışıklığı düşük kişileri fena çarpıyor. Bazıları ise bu ölümleri tamamen tesadüf olarak görüyor. Ama ne olursa olsun, bu kadar üst üste ve birbirine bağlantılı ölümler yaşandığında “Acaba gerçekten lanet mi var?” sorusu ister istemez akıllara geliyor.
Tutankhamun’un laneti, sinema ve edebiyat dünyasında da bol bol işlendi. Eski Hollywood filmleri, Mısır temalı korku hikâyeleri, çizgi romanlar derken bu lanet, Antik Mısır denince akla ilk gelen unsurlardan biri haline geldi. Mumyalar, mezar tılsımları, lanetli papirüsler… Hep bu hikâyenin bir uzantısı.
Lanet mi Merak mı?
Bence bu olay bize tarihin sadece yazılı belgelerle değil, efsanelerle ve anlatılarla da şekillendiğini gösteriyor. Tutankhamun’un mezarı gerçekten lanetli miydi bilinmez ama bir gerçek var: O günden sonra Antik Mısır tarihine olan ilgi hiç azalmadı.
Belki de asıl lanet, geçmişi kurcalayan bizlerin üzerine sinmiştir… Ya da sadece çok meraklıyızdır, kim bilir?
0 Yorumlar