II. Dünya Savaşı - Savaşın Kıvılcımı Polonya - 3 (8.Bölüm)


1939 Eylül’ünde Polonya, hem batıdan Nazi Almanyası'nın hem de doğudan Sovyetler Birliği'nin baskısı altında, büyük bir direniş gösterdi. Ancak bu direniş, sayıca ve teknik olarak üstün düşman güçleri karşısında uzun süre devam edemedi. Bu yazıda, Polonya’nın çöküş anlarını, kent kent, cephe cephe ele alıyoruz.

 Varşova Kuşatması

8 Eylül’de başlayan Varşova Kuşatması, Nazi Almanyası'nın işgal planının en sembolik ve yıkıcı bölümüydü. Yoğun hava saldırıları ve topçu atışları, kentin altyapısını çökertti. Polonyalı askerler ve siviller, siper kazıp barikat kurarak şehirlerini savunmaya çalıştı. Radyo yayınlarıyla halk moralli tutulmaya çalışıldı, ancak şehrin nefesi giderek kesiliyordu.

28 Eylül’de Varşova teslim oldu. Şehir artık savunulamaz hale gelmişti. Direnişin kırılması, Polonya'nın başkentinin kaybıyla sadece stratejik değil, psikolojik olarak da büyük bir darbe oldu.

 Wizna Direnişi: 720 Polonyalıya Karşı 40.000 Alman

Wizna, Polonya halkı için efsanevi bir direnişin adı oldu. Sadece 720 Polonyalı asker, yaklaşık 40.000 kişilik bir Alman ordusuna karşı direndi. Bu savunma, General Władysław Raginis komutasında 3 gün boyunca sürdü. Elinde kalan son el bombasıyla kendini havaya uçuran Raginis, askerlerine “Teslim olmayın!” emrini vermişti.

Wizna’daki bu destansı savunma, Polonya halkının kararlılığını dünyaya gösterdi. Sayıca çok az olsalar da, bu direniş Almanları geçici de olsa yavaşlatmayı başardı.

Hel Burnu Direnişi: Deniz ve Karada Son Nefes

Hel Yarımadası, Polonya’nın en uzun süre savunulan bölgesi oldu. 2.800 kişilik bir savunma gücü, Alman donanması ve kara birliklerine karşı 1 Eylül’den 2 Ekim’e kadar dayandı. Bölge coğrafi olarak avantajlıydı, ama bu avantaj mühimmat eksikliği nedeniyle uzun vadede işe yaramadı.

Yarımadanın uç kısmında yapılan savunma, Polonya'nın deniz kuvvetleri için de son sığınaktı. Sonunda, komutanlar ellerinde kalan cephaneyi patlatarak teslim oldular. Bu, Polonya'nın deniz yoluyla da tamamen izole olduğu anlamına geliyordu.

 Lwów Direnişi: Sovyet Baskısı Altında Son Mücadele

Almanya’nın ardından 17 Eylül’de Sovyetler Birliği doğudan Polonya’ya girdi. Lwów şehri, hem Alman hem de Sovyet baskısına maruz kaldı. Polonya ordusu şehirde savunma kurmaya çalıştı, ancak iki cepheli bu savaş sürdürülemezdi.

Sovyet tankları 22 Eylül’de şehre girdi. Birkaç gün süren çarpışmalardan sonra şehir Sovyetlere teslim edildi. Bu teslimiyet, Polonya'nın doğu cephesinde de tamamen çöktüğünü gösteriyordu.


Alman-Sovyet Paylaşımı: Harita Üzerinden Bir Ülkenin Yok Oluşu

Polonya’nın direnişi sona erdiğinde, Almanya ve Sovyetler Birliği masaya oturarak ülkeyi ikiye böldü. Doğu Polonya Sovyetler’in, batı Polonya ise Almanya’nın kontrolüne geçti. Bu paylaşım, halk için yeni bir kabusun başlangıcıydı.

Sovyetler, işgal ettikleri bölgelerde binlerce kişiyi tutuklayıp Sibirya’ya sürdü. Almanlar ise işgal ettikleri bölgelerde Yahudi gettoları kurdu, entelektüelleri ve askerleri infaz etti. Polonya artık haritadan silinmişti; halkı ise esaret altındaydı.

Polonya'nın çöküşü Avrupa'da büyük bir sarsıntı yarattı, ancak askeri karşılığı son derece zayıf kaldı. İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etmişti, ancak bu ilan herhangi bir saldırıya dönüşmedi. Batı cephesinde uzun süre hiçbir çatışma yaşanmadı — bu dönem, "Garip Savaş" olarak tarihe geçti.

Polonya halkı, yalnız bırakıldığını hissetti. Verilen sözlerin tutulmadığını, ittifakların kağıt üstünde kaldığını gördü. O günlerin Avrupa’sı, Nazizm karşısında suskun ve hareketsizdi. Bu pasiflik, Almanya’nın daha da cesur adımlar atmasına zemin hazırladı.
Paylaşım;

Yorum Gönder

0 Yorumlar